Frekansımızı Yükseltmek İçin Neler Yapabiliriz?

Teslimiyet-frekansimizi-yukseltmek-1.jpg

Frekansımızı yükseltmek için:

-Önce niyet, niyet olmadan sonuç da olmaz.

Frekansımı yükseltmeye niyet ediyorum. Frekansımı yükseltecek halde olayım.

-Nefes: Her ne zaman bir nefes alsak, içimize frekans çekeriz. Burnumuzdan derin bir nefes alalım, karnımızın şiştiği, göğüs kafesimizin genişlediği ve boğazımıza kadar, bir süre tutalım ve yavaşça burnumuzdan bırakırken bizi rahatsız eden düşüncelerin de verdiğimiz nefesle birlikte bizden çıkıp gittiğinin farkına varalım. Bırakalım, nefesimizi verelim ve çıkıp gitsin.

-Sihirli Küre: Önümüzde bir küre hayal edelim ve bu kürenin içine keyfimizi kaçıran olaylara ait düşüncelerimizi, bunlara ait sahnelerden-tam da canımızı sıkan anın fotoğrafını, bize bundan böyle hizmet etmeyen olumsuz tecrübelerimizi, öfkelendiğimiz olayları, bizi üzen olayları, yükleyelim. Kürenin içine her şey sığar, dışarıdan küçük ama içinde sınırsız yer var. Tamam dediğimizde, küremizin lazer sapana yerleştiğini ve ışık hızıyla uzaya fırlatıldığını izleyelim. Uzaya vardığı anda lazerin ateş ederek onu yok ettiğini, moleküllerine ayrıldığını, bir toz tanesi bile kalmayacak şekilde yok olduğunu seyredelim. Bizden çıkıp gitti ve uzayda, moleküllerine ayrıldı. Bize hizmet etmeyen, bıraktığımız bu olaylar, evrenin akışında hizmet etmek üzere güneşe gider ve güneşin içinden hayırlı ve sevgi dolu olarak kainattaki yeni yolculuklarına uyumlanırlar. Şimdi, bizden çıkıp gidenlerin yerine sevgi frekansını yükleyebiliriz. Bu sefer önümüzde pembe ışıktan bir küre hayal edelim ve bu küre sonsuz ve sınırsız sevgi ile ışıldıyor. Küreyi alıp kalbimize doğru götürdüğümüzde, kalbimize yerleştiğini, kalbimizin eskisinden canlı, sağlıklı ve ışıl ışıl atmaya başladığını fark edelim.

256px-SriYantra_construct.svg-Müzik: Müzik ruhun gıdasıdır ifadesi tesadüfen söylenmiş bir söz değildir. Frekansımızı yükseltecek müzik dinleyerek, kutlayalım. Dinlediğimiz şarkıların sözlerine dikkat edelim. Bize bizi anlatıyorlar, anda yaratmakta olduğumuz geleceği kulağımıza fısıldıyorlar.

-Meditasyon: Düşüncelerimizin önce bir çağlayandan dökülüyorcasına aktığı ve sonrasında tamamen sessizliğin hakim olduğu, bizi bizden alıp götüren güzel bir çalışma için, 528 hz Solfeggio frekansını veya 432 hz uyumlu bir müzik ile yapılan meditatif bir çalışma hepimizin doğal hakkıdır.

-Aromaterapi: Kokulu mumlardan ve buhurdanlıkta keyifle yaktığımız yağlardan, bulunduğunuz ortamın ve kendimizin de frekansını yükseltmek için yardım alabiliriz.

-Renkler: Yedi temel renkten hangisine o anda ihtiyaç duyuyorsak, o renge ait bir kıyafet giyebiliriz veya o renkteki bir objeye bakıp, ona dokunabiliriz. Taşlardan yardım alabiliriz. Veya o rengin bizi sarıp sarmalayan bir küre olduğunu, içinde ışıldadığımızı, sevgiyle sarmalandığımızı düşünebiliriz.

-Doğa: Doğada rezistans yoktur. Doğaya çıkabilir, deniz kenarına, ormanlık bir alana, çocuk oyun parkına, ağaçları, kuşları, kelebekleri, bulutları, güneşi seyredip kendimizi ödüllendirebiliriz.

-Teslimiyet: Frekansımızı düşüren olaya teslim olmak, atılabilecek kıymetli adımlardan biridir. Belki de şu anda, bu halde olmaya ihtiyacımız vardır. Bu halden kurtulmalıyım diye kendimize baskı yaptıkça, yarattığımız rezistans, daha fazla rezistansa sebep olur. Hatırlayalım ki sadece bizimle titreşimi eşleşen olayları deneyimleriz. Kendimize ve frekansımızı düşürdüğünü düşündüğümüz kişiye mektup yazabiliriz. Bu mektuba ek olarak korkularımızı, pişman olduğumuz bir davranışımızı, öfkemizi yazabiliriz. Kağıtla kalemin arasına ego giremez. Yazalım ve kendimize dürüst olalım. Bu yazdıklarımızı daha sonra ister yakabiliriz, ister yırtıp buruşturup, çöpe atabiliriz. Bu yazdıklarım bundan böyle bana hizmet etmiyor, onlar şu anki bana ait değiller, benden çıkıp gittiler, kendi kendime attığım ve attırdığım düğümleri açtım. Bugüne kadar yapmış olduğum hatalar için herkesten özür dilerim ve bugüne kadar bana yapılmasına izin verdiğim hatalar için de kendimden ve herkesten özür dilerim. Teşekkürler. Yazalım ve akışa teslim olalım.

-Şükür: Şükrettiğimizde, şükredecek olayları yaratırız. Bulunduğumuz noktada şükredecek hiç bir şey yokmuş gibi mi görünüyor? Bir kez daha bakalım hayatımıza. Var olduğumuz için, nefes alıp verdiğimiz için, yağmurlu bir günde yanımızda şemsiye olduğu için, yok mu-ne güzel, doğanın harikasıyla usul usul ıslandığımız için, karşıdan karşıya geçerken annesinin elini güvenle tutan o tatlı çocuğun gülümsemesine şahitlik ettiğimiz için, bir sokak kedisini veya köpeğini okşadığımız için, şu anda bu duayı edebildiğimiz için, kendimiz ve bütün için hayırlısını isteyebilecek halde olduğumuz için… Listenin mantığını anlamışızdır-Şükrediyoruz. Şükredebildiğimiz için şükrediyoruz.

-Su: Su da ışık gibi muhteşem bir frekans yükselticidir. Suyun iletken özelliğini, düşünceyi taşıdığını bugün hemen herkes biliyor. Dr. Masaru Emoto‘nun değerli çalışmasıyla, içgüdüsel olarak bildiğimiz bu bilgi, hepimize birbirinden güzel ve anlamlı resimlerle gösterildi. Bir bardak suya konuşabiliriz. Mesela şükürlerimizi veya suya sevgilerimizi sunup, teşekkür edebiliriz ve yudum yudum içerken şifalandığımızı, sevgiyle sarılıp sarmalandığımızı, neşe ile ödüllendirildiğimizi düşünebiliriz. Aynı şekilde duş alırken de su ile arındığımızı ve yenilendiğimizi düşünüp, bize bundan böyle hizmet etmeyen olumsuz tecrübelerimizin bizden akıp gittiğinin sezgisinde olabiliriz. Şu anda duş alamıyor muyuz? Hemen ellerimizi yıkayalım ve keyfimizi kaçıran bu olaylar ve onlara bağlı düşünceler bizden akıp gitsin.

Frekansımızı yükseltebileceğimiz daha birçok yol ve metot var ve hepsi mümkün. Önce iç sesimizi dinleyebiliriz. Bugüne kadar henüz hatırlanmamış bilgilerin olduğu sonsuz ve sınırsız kaynakla bağlantıya geçtiğimizde, yolumuz da kolaylıkla ve sevgiyle açılır. Güvendeyiz ve biriz, bağlantıdayız. Her şey hayatımızın iyiliği için birlikte çalışıyor, şimdi.

Kaynak: sonsuzşifa